Yayın hayatına yaklaşık 1 yıl önce başlayan uyukluler.com sitemize bugün itibarıyla tam 50.000 kez giriş yapılmıştır. Sitemize gösterilen bu ilgi nedeniyle tüm hemşerilerimize teşekkür ederiz.
Administrator 03 Eylül 2009 20:56 |
...ÖNEMLİ DUYURU...
Bilindiği üzere, derneğimizin organizasyonu ile bu sene köyümüzde gerçekleştirilecek olan Şölen ve Bayram Programı 18.09.2009 günü saat: 22.30'da köye hareket ile başlayacak ve 22.09.2009 günü öğleden sonra İstanbul'a dönüş ile sona erecektir. Bu nedenle köye derneğimizin organize edeceği otobüslerle gitmek isteyenlerin en geç 15 Eylül 2009 tarihine kadar aşağıda isim ve telefonları verilen Yönetim Kurulu üyelerine bilgi vererek kayıt yaptırmaları gerekmektedir. (Otobüs bedellerini herkes kendisi ödeyecek olup; derneğimiz sadece işin organizasyonunu sağlayacaktır.)
ŞÖLEN & BAYRAM PROGRAMI
18.09.2009 Saat - 22:30 Köye Hareket,
19.09.2009 Öğlen Namazından sonra köy camimizde Mevlid-i Şerif okutulacak,
İkindi Namazından sonra mezarlık ziyareti,
Akşam; Nostalji oda bayramı ve daha sonra Köy Konağında çay ikramı
20.09.2009 Sabah; Bayram Namazı, Konakta çay ikramı,
Saat - 09:30 Toplu halde hane hane bayramlaşma ziyareti,
Saat - 11:00 - 12:30 arası yukarı mahallenin çıkaracağı Nostalji bayram yemeği,
Öğle Namazından sonra türbe ziyareti.
Saat - 17:00 - 24:00 arası yöresel eğlenceler, sürpriz oyunlar, Ağalık Yarışması.
21.09.2009 Sabah; çay ikramı,
Saat - 11:00 - 12:30 arası yukarı mahallenin Nostalji bayram yemeği,
Saat -16:00'dan sonra Derneğimizin ikramı yemek ve bayanlara özel eğlence programı.
Türkan İnceöz İncirl 30 Ağustos 2009 00:08 | istanbul
Dertlerimiz kum tanesi kadar küçük,sevinçlerimiz nisan yagmuru kadar bol olsun...Bu mübarek ayınız huzurla dolsun... Ramazan-ı şerifiniz hayırlara vesile olsun...
Birol ÇEVRÜK 25 Ağustos 2009 04:19 | Karabük
Rahmetiyle bereketiyle bir ramazanı şerife daha ulaşmanın mutluluğu içindeyiz. Rabbimize ne kadar teşekkür etsek yinede azdır. Bu vesileyle herkesin ramazan ayının hayırlara vesile getirmesi dileğiyle
Nihat ÇATAK 22 Ağustos 2009 09:04 | ist üsküdar çamlıca
burdan muharrem çatak ve muhatara slm olsun üyük halkının ramazan ayı hayırlara vesile olması dilegiyle
Ramazan İNCEÖZ 20 Ağustos 2009 20:02 | ARTVİN
ON BİR AYIN SULTANI RAMAZAN-I ŞERİF'İN İSLAM ALEMİ VE HEMŞERİLERİMİZ İÇİN HAYIRLARA VESİLE OLMASINI DİLERİM.
Administrator 19 Ağustos 2009 17:01 |
ÖZKAN, SAYİT VE DURSUN isimli arkadaşlar,
Gönderdiğiniz mesajlarda adınızı ve soyadınızı tam olarak belirtmediğiniz sürece, ana sayfadaki DUYURU metninde de belirtildiği üzere mesajlarınız kesinlikle yayınlanmayacaktır... Bilginiz olsun...
NURULLAH BAYDIN 09 Ağustos 2009 16:30 | ankara
SELAMUN ALEYKÜM SEVGİLİ VE DUYARLI HEMŞERİLERİM ... BU SENE KÖYÜMÜZE GİTTİĞİMDE ÜYÜK KÖYÜNÜN ETRAFINDAKİ BÜYÜK TEPELERE BİR HAYIR SEVER HEMŞERİMİZ ABİMİZ 30 .000 FİDAN ( CAN ) DİKECEKMİŞ. BUNU DUYDUGUMDA ÇOK GURUR DUYDUM .AMA İŞİŞN KÖTÜ VE ÜZÜNÇ OLAN KISMI , BİR AVUÇ KÖYDE YAŞAYAN HEMŞERİLERİMİZ ..BUNA KARŞI ÇIKMIŞLAR. MAZERET OLARAKTA HAYVANLARINI OTLATACAK YER KALMIYACAGINI SÖYLEMİŞLER. BUNA ÇOK ÜZÜLDÜM . BELKİ KENDİLERİNE GÖRE HAKLI DÜŞÜNEBİLİRLER AMA KÖYÜMÜZDE BİNLERCE HAYVAN YOK . TOPLASANIZ 100 AŞMAZ...BU KONUYLA İLĞİLİ OLGUN , ERDEMLİ İLERİYİ GÖREBİLEN BÜYÜKLERİMİZE SESLENİYORUM VEYA İLETİLMESİNİ İSTİYORUM .( HEM KÖYDEKİ YAŞANTIYI, DÜZENİ BOZMAYALIM . HEMDE GELECEGİMİZE EVLATLARIMIZA AĞAÇ DİKEREK YATIRIM YAPALIM )KIYAMET KOPACAGINI BİLSENİZ, ELİNİZDE FİDAN VARSA HEMEN DİKİN ... HADİSİ ŞERİF...
Dernek Yönetimi 06 Ağustos 2009 17:40 |
Orhan İnceöz'ün Düğün Haberi...
Aysel & Orhan Amacımız yuva kurmak Gayemiz mutlu olmak Dileğimiz, bu mutlu günümüzde sizlerle birlikte olmak...
Hanife & Hasan ARIÇİÇEK Fatma & Fehmi (Merhum) İNCEÖZ
Kına : 15 Ağustos 2009 Cumartesi, Saat : 19:00 - 23:00
Kuştepe Kültür Merkezi Tel : 0 542 289 61 05
Düğün : 16 Ağustos 2009 Pazar, Saat : 19:00 - 23:00
Mavi Köşk Düğün Sarayı Sadabat Cd. No: 36/3 Kağıthane/İst.
www.mavikoskdugunsarayi.com Tel : 0212 294 07 23
Genç çiftlere mutluluklar diler, bir ömür boyu saadetler temenni ederiz...
Dernek Yönetimi
Dernek Yönetimi 29 Temmuz 2009 18:24 | İSTANBUL
ERCAN KARAPINAR'IN DÜĞÜN HABERİ...
Damat & Gelin Adayı : ERCAN & MERYEM Damat Babası & Annesi: FEVZİ & İSMİHAN Gelin Babası & Annesi : KADİR & GÜLBAHAR
Düğün Salonu ve Saati : SEMAZEN DÜĞÜN SALONU - 2 Düğün Tarihi : 02.08.2009 Düğün Saati : 19.00 - 23.00 Düğün Yeri : Abdurrahman Gazi Mah. Osman Gazi Cad. Allah Verdi Plaza No: 39 Kat: 2 (Askeri Kışla Karşısı) Samandıra / İSTANBUL İrtibat : Ercan Karapınar - Cep: 0533 395 26 18
Genç çiftlere mutluluklar diler, bir ömür boyu saadetler temenni ederiz...
Dernek Yönetimi
Not: Düğün yerine ait kroki ve adres tarifi ön sayfadaki düğün haberleri bölümümüzdedir.
Dernek Yönetimi 19 Temmuz 2009 20:35 | İstanbul
Tüm Üyüklü Hemşerilerimizin Mübarek Mirac Kandilini Kutluyor, Hayırlara Vesile olmasını Diliyoruz.
Üyüklüler Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu
ÇANKIRI İÇİN NE YAPILIYOR VE ÇANKIRI İLİ NE KADAR TANITILIYOR?
Çankırı ilimiz bizler için Türkiye'nin belki de en nadide illerinden biri ve bizler için çok şeyler ifade ediyor... Peki ya Çankırılı olmayan diğer vatandaşlarımız için ne ifade ediyor? Muhakkak ki bunu bizlerde düşünüyor olabiliriz& Acaba bizim için manevi değeri büyük olan memleketimiz onlar için ne ifade ediyor?
Acaba haritada Çankırı'nın yerini gösteremeyenler çıkar mı veya Çankırı'nın bir il olduğunun farkında olmayıp, Ankara'nın bir ilçesi olarak düşünenler bile çıkar mı? Ya da kısaca acaba içimizden "Hayır hemşerim, Çankırı'nın yerini gösteremeyen veya Çankırı'yı Ankara'nın bir ilçesi olarak düşünebilen biri yada birileri çıkamaz..." diyebilen biri çıkar mı?
Maaleseftir ki bunu hiç birimizin söyleyebilmesi mümkün görünmüyor... Çünkü zaman zaman yeni tanıştığım bazı kişilere "Ben Çankırılıyım." dediğimde, hala "Ankara'nın Çankırısı mı?" diye aldığım cevapların sayısı hiç de azımsanacak kadar değil maalesef... Görünen o ki, bu konuda münferit birkaç çalışma dışında maalesef bu konularda yeterli tanıtım yapılmıyor, yapılamıyor...
Dikkat edilirse Çankırı'nın geleceğine yönelik muhakkak ki, birçok görüşmeler yapılıyor, organizasyonlar yapılıyor, sohbetler yapılıyor... Ama somut olarak köyümüzü, köylümüzü, şehirlimizi bir adım daha öteye götürebilecek türden projelerin ise henüz tatmin edici bir düzeyde olduğunu söyleyebilmemiz ise pek mümkün görünmüyor... Her ne kadar tünelin ucunda bir ışık görünüyorsa da, esasen almamız gereken yolun daha çok olduğu görülüyor...
Bu nedenle yapılan her türlü etkinlikte amaç, sadece ve sadece hemşerilerimizi bir araya getirmek değil, mümkün olabildiğince bir araya getirilen bu kişilere gerçek anlamda projeler sunabilmek, vizyon verebilmek ve onları da önerilen bu projelerin içine bir şekilde dahil edebilmektir.
Tabii ki eğlence ağırlıklı etkinlikler düzenlemek, hemşerilerimizi bir araya getirmek ve kaynaşmalarını sağlamak açısından çok ama çok önemlidir. Kabul etmek lazımdır ki, bir başka isim altında insanları bir araya getirebilmek oldukça zordur. Bu aynı zamanda bir insan psikolojisi konusudur. Nitekim bu tür organizasyonlarda gündem konusu olarak yemek ve eğlence dışında bir gündem konusu seçildiğinde elbette ki yoğun bir katılımın sağlanamayacağı malumdur.
Ancak yukarda da bahsetmeye çalıştığım üzere, onları muhtelif vesilelerle bir araya getirirken, Çankırı ve Çankırılı olarak içinde bulunduğumuz durumun izahatini yapmak, içinde bulunulan sorunlara ne gibi çözümler bulunulabileceği yönünde tüm katılımcıların ufkunu açmak ve mevcut sorunun bir parçası olmaktan ziyade, onları çözümün bir parçası olma yönünde cesaretlendirmek gerekmektedir. İşte asıl önem ve ehemmiyet gösterilmesi gereken husus da bu olmalıdır.
Bu nedenle, istenilen amaca ulaşılması yönünde belki 2 aşamalı olarak düşünülen bu tür akış şemasının 1.kademesi bir şekilde sivil toplum kuruluşlarımızla başarılı bir şekilde yerine getirilebilmektedir. Dolayısıyla bu kademeye gelinmesinde rolü olan tüm hemşerilerimizi yürekten kutluyor, başarılarının devamını diliyorum... Ancak 2. ve asıl önemli olan kademeyi de asla ihmal etmememiz gerekmektedir. Zira işin "asıl kazanılması ve gerçekleştirilmesi gereken kademesi" işte bu 2.kademedir.
İşte bunu başardığımız takdirde, insanlarımızın kabuklarından silkinerek hem kendilerine hem de memleketlerine daha yararlı hale gelmeleri sağlanabileceği gibi, gelecek başarılı çalışmalarla ayrıca Çankırımızın tanıtımına da çok büyük katkı sağlanmış olacaktır. Nitekim yazımın başlığında da belirtildiği üzere, Çankırımız belki ekonomik gücünün de yeterli olmamasının bir sonucu olarak gerçekten iyi bilinmiyor, iyi tanınmıyor ve iyi tanıtılmıyor. Ancak hepimiz biliyoruz ki elbette tek gerekçe sadece ekonomik durumu değil...
Bakınız geçen gün Atlas dergisinin Haziran-2009 sayısını okudum. Özellikle turizm konusunda isim yapmış olan bu dergi ek olarak ayrıca, "Türkiye Tatil Atlası" şeklinde bir tatil kitapçığı eki vermiş... Gerçekten de çok iyi hazırlanmış, kuşe kağıda basılmış ve Türkiye'de tatil yapılabilecek olan turistik yerler de bu kitapçıkta kısa ve özet bilgiler şeklinde verilmeye çalışılmış...
Tabii her Çankırılı'nın yapacağı gibi ben de hemen Çankırı için neler yazıldığını ve nerelerin turistik yer olarak tasvir edildiğini merak ettim... Nitekim sayfa 200'de Çankırı ilimizi buldum...
Neler mi vardı?
1-Çankırı Müzesi 2-Çankırı Evleri 3-Büyük Camii 4-Taş Mescit 5-Taş Mektep 6-Beşdut Kaya Mezarları 7-Sakaeli Kaya Mezarları 8-Ilgaz Dağı Milli Parkı
Evet yanlış okumadınız ve yanlış görmediniz... Koca Çankırı vilayetimizin gezilecek/görülecek turistik yerlerin sayısı, böylesine önemli bir derginin kitapçığında da görüldüğü üzere iki elimizin parmaklarının sayısını maalesef geçmiyor... Peki ya gerçek böyle mi? Eminim ki bir çok hemşerimiz şu anda hep birlikte "Elbette Hayır, Olur mu öyle şey!" diyeceklerdir... Evet oluyor... Olmuş bile... Yani memleketimizin yeterince tanınmadığını, tanıtılmadığını, hem yakın çevremizden hem de bu ve benzeri yayınlardan maalesef üzüntüyle takip ediyoruz... Halbuki birçoğumuz biliyoruz ve bizatihi yaşıyoruz ki memleketimizde gezilecek, görülecek deniz kıyılarına bile tercih edilebilecek o kadar çok güzellikler var ki... Ama sadece bir kısım Çankırılı'ın bildiği, yaşadığı gördüğü...
Peki şimdi sormak lazım, nerede bizim Tuz Mağaramız?
Merkez ilçemizin doğusunda yer alan ve Hititler döneminden beri yaklaşık beş bin yıldır işletilen ve 1.6 milyon ton ile yurdumuzun en büyük kaya tuzu rezervine sahip bir mağaramız yok mu? Bu tanıtmaya, tanıtılmaya değer görülmüyor mu?
Halbuki, yıllarca yapılan üretim sonucunda, bir çok galeriler oluşmuş olan mağaramızda bakın daha ne özellikler mevcut:
*Mağara içinde yer yer tuzdan oluşmuş sarkıt ve dikitler bulunuyor... *Mağara büyük bir kamyonun girebileceği dar girişten sonra modern karayolu tünellerini andıran birçok galeriden oluşuyor ve içerisinde tırların bile dolaşabildiği geniş boşluklar ve derzler bulunuyor... *Mağarayı gezme şansına sahip olan ziyaretçiler 8 kilometre uzunluğunda ve yaklaşık 800 dönüm bir alana sahip galerilerin muhteşem atmosferinden kendilerini alamıyorlar& *Bu mağaranın aynı zamanda Çankırı il nüfusunun tamamını alabilecek, doğal sağlam bir sığınak olarak değerlendirilebileceği de ifade ediliyor... *Mağaranın diğer ilginç görüntülerinden birisi de cesedinin 200 yıldır bozulmadan bu mağarada kalabildiği tespit edilen kalan bir ölü eşek... Daha önce yeni ölmüş gibi hiç bozulmadan duran eşek cesedi, MTA tarafından MTA Müzesine konulmak üzere götürülmüş, ancak cesedin tekrar bozulmaya başladığı görülünce de, tekrar eski doğal ortamı olan bu tuz mağarasına getirilerek konulmuş... Bugünde bu eşek cesedi, mumyalanmış haliyle bozulmadan bu tuz mağarasında duruyor ve ziyaretçilerin de yoğun ilgisini çekmeye devam ediyor... *Son zamanlarda; bu mağaranın çeşitli dönemleri canlandıran art galerilerden oluşan bir müzeye dönüştürülmesi ve aynı zamanda içersinde bir astım merkezi kurularak Ülke turizmine açma konusunda proje çalışmaları yapılıyor... *Kaya tuzunun, doğal iyonlaştırıcı özelliği nedeniyle tuz lambaları yapılıyor ve bu tuz lambalarının yorgunluğa, nefes darlığına, astım nöbetlerine, alerjilere, cilt rahatsızlıklarına iyi geldiği belirtiliyor& Ama maaleseftir ki, bu mağaramızın bu kadar olağanüstü özelliklerine rağmen, Atlas Dergisinde esamesi bile okunmuyor...
Peki ya Çivitçioğlu Medresesi?
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1985 yılında onarımı yapılan ve Büyük Caminin Kuzey doğusunda yer alan; dikdörtgen planlı, zemin katı taş yapılı ve birinci kat yerden 1.5 m. yükseklikte ahşap konsollara çıkma yaparak oturtulan ve üstü alaturka kiremitli kırma çatı ile örtülü olan medrese nasıl unutulabilir?
Köşelerde yuvarlatılmış olan saçaklar oldukça geniş ve saçak altları ahşap çıtalarla düzenlenmiş olan bu medrese de Vakıf kayıtlarına göre 17. yüzyıla ait olup; 2004 yılında Çankırı Belediyesi tarafından tekrar onarılıp müze ve sanat evi haline dönüştürülerek halkın ziyaretine açılmış...
Ancak o da birçok turizm dergisinde olduğu gibi, Atlas Dergisinde yer almayan tarihi değerlerimizden biri...
Peki ya Çankırı Kalesi? Tek bir kelime etmeye değmeyecek kadar önemsiz mi gerçekten?
Hititler tarafından kentin kuzeyinde tepe üzerine moloz taş ve tuğla karışımı harçla birleştirilerek kurulmuş olan bu kalenin etrafında, Roma Dönemine ait nekropol alanı ve kale altında su sarnıcı, dışarı ile irtibat mağaraları, gözetleme ve ateş kuleleri mevcut iken, şimdi sadece birkaç sur kalıntısının kaldığı görülüyor...
Kale'de Çankırı'nın fatihi Emir Karatekin'in türbesi bulunuyor... Kesin doğum ve ölüm tarihi ise bilinmemekle birlikte, 1106 yılındaki Haçlı seferleri sırasında şehit düştüğü tahmin ediliyor.Türbede Karatekin ile birlikte üç lahit daha bulunuyor ve bunlardan birisi eşi, diğer ikisinin ise evlatları olduğu biliniyor... Türbe bu açıdan manevi olduğu kadar tarihi özellikler de taşıyor...
Nitekim bu eser Çankırıda ayakta kalabilen tek Danişmentli dönemi eseri olup; halk tarafından da ilkbahar aylarında sıkça ziyaret edilerek anısı yaşatılmaya çalışılıyor.
Sonuçta Çankırı Kalesi, muhteşem Çankırı panoraması ve buram buram tarih kokan mekanı ile turistlerin uğramadan geçmediği ilginç gezi yerlerinden biri durumunda ama, bu güzel mekanda yine bu derginin sayfaları arasında bir yer bulamıyor...
Peki ya Çavundur Kaplıcalarımız?
Doğal sıcaklığıyla ve her derde deva suyuyla tüm ağrılı hastalıklarda kullanılabilen ve kimlerine göre bir Ab-ı Hayat kaynağı olarak görülen Çavundur Kaplıcalarımız nasıl unutulabilir, unutturulabilir?
Karaciğer, safrakesesi ve safra yolları yetmezliklerinde, pankreasla ilgili kronik hastalıklarda, Gut hastalığında, kronik mide ve bağırsak iltihaplarında, böbrek ve idrar yolları kronik iltihaplarında, böbrek taşı oluşumunu engellemesinde, sodyum iyonu içerdiğinden dolayı üst solunum yolları ve akciğerin alerji ve kronik iltihapların tedavisinde de kullanımı tavsiye edilen bu kaplıcalar, doğanın Çankırıya bir armağanı değildir de nedir?
Çankırı ilinin bu çapta tek termal kaynağı olan Çavundur Kaplıcaları yalnızca dertlerine derman arayanlar için değil, günlük hayatın streslerinden uzaklaşıp dinlenmek isteyenler için de; sosyal tesisleri, temiz havası ve konaklama imkanlarıyla eşsiz bir tatil imkanı sağlayabilecek mükemmel alternatiflerden sadece birisi...
Evet, bu nadide bölgemizde Atlas'ın turizm rehberinde yer almıyor... İnanılır gibi değil?
Peki ya Koca Meşe?
Çankırı il merkezine 27 km uzaklıktaki Yapraklı İlçemize bağlı Karacaözü Köyünde bulunan ve koruma altına alınan meşe ağacının 400 yaşın üzerinde olduğu ve "Dünyanın en yaşlı meşeleri arasında" yer aldığı bildiriliyor.
Heybeti ile görenleri hayrete düşüren meşenin çevresi ise tam 14 metre geliyor... Ancak tahmin edeceğiniz üzere; o da 14 cm'lik Atlas dergisinde kendine yer bulamayan değerlerimizden biri...
Peki ya Atkaracalar-Ilpınar'daki asker balıklar?
Bir zamanlar televizyonlarda çıkan Atkaracalar Ilıpınar'daki Asker Balıklar neden yeterince bilinmez ve yeterince tanıtılmaz??? Bilinmez ki bu balıklar Urfada bulunan alabalıkların birebir benzeridir ve Türkiyede başka da bir yerde bulunmamaktadır...
Bilinmez ki bu balıkların savaş zamanlarındaki sayılarına yönelik ne destanlar yazılır? Bu balıkların neden bazıları yaralıdır? Bu yaralarla nasıl yaşayabilmektedir? Yıllardır 50 metrekarelik bir alanda yaşayan sırlarla dolu bu balıkların sayıları ne artmakta, ne de eksilmektedir... Evet çok ilginç bir geçmişi var bu balıkların... Ama Urfadaki balıkların ise sadece benzerlik dışında bir özellikleri bulunmamalarına rağmen, Urfa kenti bu balıkların reklamından ciddi gelirler elde edebiliyor, ciddi oranda ziyaretçiler çekebiliyor...
...Ve maalesef asker balıklarımızda unutulanlar kervanına katılmış... Onu da artık turizm yayınlarında göremiyoruz...
Saymaya kalkarsak daha neler var neler?
Çankırı'daki saat kulesi... Bayramören'deki ahşap köprü... Atkaracalar Üyük Köyü'ndeki muhteşem ormanlık mesire bölgesi... (Bu bölgeye yaz dönemi hafta sonlarında Ankaralılar akın akın pikniğe geliyorlar...) Kükürt Köyünde yıllardır boşa akan Kükürtlü su kaplıcası ve onun oluşturduğu pırıl pırıl muhteşem gölet... Yine aynı bölgede Üçgazi köprüsü ve altından gürül gürül akan muhteşem Melen Çayı ve bu çayın etrafındaki mesire alanları... Çankırı'daki tarihi çamaşırhane... Orta İlçesi Hüyük köyündeki tarihi kalıntılar... Yıllardır halkımızın tüm sene boyunca kurbanlar kestiği, adaklar adadığı ibadetlerini yaptığı-Atkaracalar'daki Hoş İslamlar (halk diliyle Hoşlamlar) Türbesi... Eldivan İlçemizde, Orman içindeki kalan ve Bülbül Pınarı olarak bilinen Mesire Yeri... Yapraklı ilçemizdeki yaylalarımız, mesire yerlerimiz...
...Ve daha benimde gözümden kaçan, bilmediğim, atladığım veya sizlerinde ilave edebileceğiniz nice doğa güzellikleri ve nice keşfedilmeyi bekleyen bölgelerin olduğunu elbetteki tahmin edebiliyorum...(Bu konuda Çankırı Turizm Derneğini ise tenzih etmekte yarar görüyorum.)
Bütün bu sitemler elbette sadece Atlas Dergisi için değil elbette... Yukarda belki de bir kısmını sayabilmiş olduğumuz tarihi ve turistik değerlerimiz, günümüzde maalesef birçok turizm yayın organında ya da tanıtımlarında yer almamaktadır... Bunun sonucunda bırakın Türkiye genelini, Çankırılı hemşerilerimizin bile birçoğu bu değerlerimizin farkında olamayabiliyor... Memleketini yeterince tanıyamayabiliyor...
Ama bu kadar güzelliğe ve bu kadar tarihi özelliğe rağmen; Türkiye'nin turizm ve gezi rehberlerinde Çankırı'nın turistik ve tarihi yerleri olarak sadece iki elin parmaklarını geçemeyişini ise; hiç, ama gerçekten hiç kabul edemiyorum... Evet, son zamanlarda yapılan ve belirli bir ivme kazanan çalışmalarla tünelin ucunda artık o ışık görünmeye başlamıştır... İşte bu ışığın en kısa süre içinde bizim güneşimiz haline gelmesi de, her zaman olduğu gibi biz Çankırılıların elinde olacaktır...
Bu vesileyle Çankırı'nın gelişimine ve tanıtımına katkıda bulunan tüm hemşerilerimize bir kez daha sonsuz şükran ve teşekkürlerimi sunuyor, hepimizin arzuladığı, hayal ettiği bir Çankırı vizyonuna da hep beraber yine siz değerli Çankırılı hemşerilerimizle birlikte ulaşmayı temenni ediyorum.
Sevgi ve Saygılarımla, Yasin Sarıçamlık
(*) Atlas dergisinin Haziran-2009 (*) sayısında Çankırı tanıtımının yapıldığı 200.sayfasını ön sayfadan veya http://www.uyukluler.com/index.php?option=com_content&task=view&id=214&Itemid=90 linkinden görebilirsiniz.
Yasin SARIÇAMLIK 27 Haziran 2009 11:41 | BALIKESİR
Çankırı'daki Karayolları Çalışmalarında Son Durum...
Çankırı ilimiz sınırları içindeki Karayolları tamir-bakım ve yapım çalışmaları büyük bir hızla devam ediliyor...
Karayolları Genel Müdürlüğü'nden almış olduğumuz bilgilere göre; Çankırı ili sınırları içinde devam eden yol çalışmalarındaki son durum ön sayfadaki Güncel Haberler Bölümündeki tabloda belirtilmektedir.
Buna göre; bahsi geçen yol çalışmalarının hangi bölgelerde olduğu, kaç km olduğu, projelerin toplam bedelleri ile 2008 ve 2009 yılları için ne kadar ödenek ayrılmış olduğu ve bu projelerin ne zaman başlayıp ne zaman biteceğine yönelik bilgiler bir özet tablo haline getirilerek bu tabloda tüm hemşerilerimizin bilgisine sunulmaktadır.
Bu arada, çok sık kazaların yaşanmakta olduğu ve özellikle Atkaracalar İlçesi ve köyleri için büyük önem taşıyan Orta Yol ayrımı ve Ilgaz arasındaki karayolu çalışmalarının bölünmüş çift şeritli yol şeklinde ne zaman tamamlanacağına yönelik olarak Karayolları Bölge Müdürlüğü'ne yapmış olduğumuz başvuruya gelen yazılı cevapta yine ön sayfadaki Güncel Haberler Bölümünde tüm hemşerilerimizin bilgisine sunulmaktadır.
Buna göre; Orta Yol Ayrımı ile Ilgaz arasındaki bölünmüş yol şeklindeki karayolu çalışmaları en geç önümüzdeki sene yani 2010 yılına kadar tamamlanarak hizmete girmiş olacaktır.
Diğer taraftan söz konusu yolun "Orta Yol Ayrımı ile Kurşunlu arasındaki bölümünün" yapım ihalesini alan "ÖZDURE İNŞAAT LTD. ŞTİ." yetkilileri ile yapmış olduğumuz görüşmede, özellikle Atkaracalar İlçesi ve köyleri için büyük önem taşıyan bu bölümün ise, bu sene içinde yani "2009 YILI SONUNA KADAR TAMAMLANACAĞI" bilgisi verilmiştir.
Konuyla ilgili olarak ÖZDURE İNŞAAT firmasından Müteahhit Mehmet Durdu, Ali Özcanoğlu ve şantiye yetkilisi Adnan Öztürk ile görüşülmüş olup; bu bölgede yapılan çalışmalar ve şantiye kuruluş sahasından çekilen resimler de yine ön sayfadaki Güncel Haberler Bölümünde tüm hemşerilerimizin bilgisine sunulmaktadır.
Yasin Sarıçamlık www.uyukluler.com
Not: Konuyla ilgili diğer tüm tablo ve resimler ön sayfadaki Güncel Haberler Bölümüne eklenmiştir.
Dursun Abanik 26 Haziran 2009 18:13 | İSTANBUL
Köylerde Nostalji Zaman zaman insanı yaşadığı günlerden alıp geçmişe çocukluk, gençlik yıllarına götüren bir anısı vardır.Kimi komşunun bahçe duvarını aşıp kopardığı bir gülü, kimi çeşme başında su dolduran genç bir kızın masum bakışını ya da bir ağacın dalından aşağı düşmesini unutamaz.Ne yaparsanız yapın,neler yaşarsanız yaşayın;repertuarınızda,arşivinizde sayısız güncel olaylar bulunsun;eski günlerden söz edilmeye başlayınca herkes bir bir çocukluk,gençlik anılarını anlatmaya başlar. Herkesin o yıllara dair mutlaka ama mutlaka bir anısı vardır. Haziran ayı gelince köyü bende her zamandan daha çok hatırlarım. Okulların kapandığının ertesi günü Ankara'da, İstanbul'da yaşayanlar eşlerini,çocuklarını;anne babalarına yardımcı olmaları veya tatillerini köyde geçirme düşüncesiyle getirip köye bırakırlardı. Giyim kuşamları, hareketleriyle köyümüz daha canlı , daha coşkulu adeta bir panayır yerine dönerdi. Bu yıllardan birinde komşumuza; "Sizinkiler bu yıl gelmiyor mu?" diye sordum. O da imalı bir şekilde; "Gelin hanım çocukları kuran kursuna göndermiş. Bizimkiler bu yıl gelmiyor." dedi. O yıllarda tarım; orak, tırpan, remok, patos gibi bedensel güç gerektiren aletlerle yapıldığı için gelin hanım gelmek istememiş olabilir. Eh belki o da haklıydı. Aradan yıllar geçti. Bugün konuştuğumuz bazı hemşerilerimiz memlekete gitmeyi çok istemelerine rağmen çocuklarının yaz kuran kurslarına gitmesi nedeniyle köylerine gidememenin üzüntüsünü yaşadıklarını söylüyorlar. He şimdi çiftçilik çok kolay; biçerdöverlerle mahsul tarladan alınıp ofise bırakılıyor; evdekilerin haberi bile olmuyor. Gerçekten de şimdi köyler tatil yapılacak dinlenilecek yerler. Birçok kuran kursunda, camilerde çocuklarımız için yaz kursları başladı. Bu uygulamanın 1 temmuz 15 ağustos tarihleri arasında köyleri de kapsayacak şekilde valilik genelgesi veya müftülük tamimi ile uygulanması Çankırı'ya daha programlı, yoğun katılımlı yaz tatil planlarının yapılmasına katkı sağlayacağı gibi çocuklarımızın daha özgür doğal koşullarda yetişmelerini sağlayacak ve çocuklarımız, gençlerimiz Anadolu kültürüyle Emir Karatekin'in dizinin dibinde; Hacı Murat Veli'nin, Hamza Sultan'ın, Pirsani'nin manevi himayelerinde hem tatillerini yapıp hem de büyük şehirlerin sıcak ortamların uzakta dini eğitimlerini alıp daha donanımlı,milli,manevi,ahlaki ve kültürel değerlere bağlı bireyler olurlar.Herkes kendi hikayesini kendisi yazar anlayışınca ileride köy memleket denildiğinde onlarında başkalarına anlatabilecekleri öyküleri bulunsun. Ebeveynlerinin doğup büyüdükleri topraklara minnet beslerler; Çankırı'ya karşı da sorumluluk duyarlar.